Toplu Konut Yerleşimlerinde Kullanıcı Memnuniyeti
Delay Gazetesi, 11.01.2015
Yrd. Doç. Dr. Nazife Özay
nazife.özay@emu.edu.tr
DAÜ Mimarlık Fakültesi
Konut, Eğitim, Danışma ve Araştırma Merkezi (KEDA-M), Yönetim Kurulu Üyesi
Tüm canlı varlıkların beslenmeden sonra gelen en temel ihtiyacı barınmadır. Konut kavramı çok geniş olmakla birlikte, kısaca insanın temel barınma ihtiyaçlarını karşılayan yapı olarak tanımlanabilir. Tarih boyunca içinde bulunulan coğrafya, farklı yaşam biçimleri, kültür, sosyo-ekonomik yapı ve beğeniler, barınma biçimi ve formunu etkileyen en önemli faktörlerin başında gelmiştir. Büyüklüğü, konumu, formu ne olursa olsun, konut her zaman için güvenliğin, konforun ve kullanıcı kimliğinin sembolü olmuştur.
Yukarıda da bahsedildiği üzere farklı tarihsel dönemlerin şartları ve insan ihtiyaçlarına uygun olarak gelişimini sürdüren konut, günümüze gelene kadar birçok farklı tip ve tarzda yorumlanmıştır. Dünyada, 19. yy Endüstri Devrimi Dönemi’nde etkin şekilde kendini gösteren sanayileşme ile birlikte oluşan nüfus artışı, yeni bir konut anlayışının; toplu konutun ve bununla birlikte kentleşmenin de başlangıcı olmuştur.
Kıbrıs adasında ise toplu konut uygulamalarının başlangıcı İngiliz Dönemi’ne (1878-1960) dayanır. Lefkoşa Kale İçi’nde bulunan Samanbahçe Evleri Kıbrıs’ta toplu konutun ilk örneklerindendir. Lefkoşa, Küçük Kaymaklı’da bulunan Belediye İşçi Evleri (1946), Çağlayan Polis Evleri (1958) ve Göçmen Evleri (1966-1971) ise sonrasında inşaa edilen diğer toplu konut örneklerindendir. Zamanla bunları hızlı bir şekilde diğerleri takip eder. 1978’de çıkarılan Sosyal Konut Yasası ile toplu konut çalışmaları hız kazanır. Devlet tarafından Lefkoşa, Mağusa, Girne, Güzelyurt ve Lefke’de apartman ve iki katlı sıra ev tipinde çok sayıda konut inşaa edilir. Önceleri, çoğunlukla devlet ve kooperatifler tarafından çalışanları ve üyelerine yönelik yaptırılan toplu konutları, daha sonra özel inşaat şirketlerinin tasarlayıp inşaa ettirdiği çeşitli tiplerdeki konutlar izler. Günümüzde artan konut ihtiyacına paralel olarak hızla yaygınlaşan toplu konut üretimi, kullanıcı memnuniyetini doğrudan etkileyen bazı sıkıntıları da beraberinde getirmiştir. Genellikle, seri şekilde standard tip ve yapıda üretilen konutlarda minimum inşaat süresi ve ekonomik üretim öncelikler arasında yer almaktadır. Günümüzde hızla değişen koşullar ve onun gerektirdiği yaşam şekillerine paralel olarak artan kullanıcı talep ve beklentilerine toplu konutlar tam anlamı ile cevap verememektedir.
1960’lı yıllarda göçmenler için inşaa edilmiş toplu konutlar, Göçmenköy-Lefkoşa
Apartman tipindeki Devlet Sosyal Konutları
İki katlı – sıra ev tipindeki Devlet Sosyal Konutları
1980’lerde inşaa edilen Öğretmenler Apartman Blokları
Levent İnşaat’a ait toplu konutlar
Bugün konut alırken esas beklentimiz barınma ihtiyacımıza çözüm bulmak olsada, asgari işlevleri barındıran mimari çözümler bizim memnuniyetimiz için yeterli olmayacaktır. Konut alırken genellikle kişiler bütçelerine, sosyal konum, yaşam tarzı ve beğenilerine en iyi şekilde hitap edecek seçenekler üzerinde dururlar. Kendi kriter ve öncelikleri onlara en uygun konutu bulmalarında yardımcı olur. Bir kullanıcı için o konutun iş yerine olan mesafesi önemliyken, bir diğeri için ise yakın çevresindeki bina ve açık alan kalitesi öncelikli olabilmektedir.
Kullanıcılar olarak konut alırken en çok dikkat ettiğimiz konuları farklı başlıklar altında incelemek yerinde olacaktır. Bunlardan ilki tabii ki bizim bütçemizdir. Bu bütçe ve içinde bulunduğumuz ekonomik koşullar, bizim beklentilerimizi karşılamada önemli bir belirleyici olacaktır. Konutun konumu ise bizim memnuniyetimizi etkileyen diğer bir faktördür. Konutumuzu seçerken onun iş yerimize, çocukların okuluna, sağlık, spor ve alışveriş aktivitelerine erişilebilirliği bizler için büyük önem taşımaktadır. Periyodik olarak bu mekanlara ulaşmak için harcadığımız zaman ve trafiği düşündüğümüzde, bize en rahat ulaşımı sağlayan tabii ki öncelikli tercih nedeni olacaktır. Konutun konumunu sadece erişilebilirlikle sınırlandırmak yanlış olur. Bununla birlikte, çevrenin güvenliği, binaların yoğunluğu, bakımı ve işlevleri de seçimimizde bizi yönlendirecek diğer öğelerdendir. Muhakkak ki hepimiz huzur içinde yaşayacağımız, manzara ve yeşil alanlarla çevrelenmiş konutlarda yaşamayı arzularız. Buna ilaveten kültürümüzün de bir parçası olan komşuluk ilişkileri ve sosyal iletişimi destekleyen konut ve konut çevrelerinin tasarımı büyük önem taşımaktadır. Toplu konutlarda memnuniyetimizi etkileyen bir başka kriter de altyapı, su, elektrik hizmetleri ve konut kullanıcıları için ayrılmış araç park alanlarıdır. Tüm bunlara ilaveten, konutun bina kalitesi de tercihlerimizi etkileyen kriterlerin başında gelmektedir. Konutun yapısal güvenliği, işlevselliği, büyüklüğü, mekan kalitesi, kullanılan malzemeler ve estetik değeri bina kalitesini etkileyen faktörler arasındadır.
Her kullanıcı kendi ihtiyaçlarına göre mekan büyüklüğü, oda sayısı ve fonksiyonel ilişkileri barındıran konutları seçer. Kimileri lezzetli yemekler pişirip sunacağı mutfağının geniş olmasını yeğlerken, kimi de mutfağın büyüklüğünden ziyade, ilaveten bir çalışma odası olmasını tercih eder. Tabii ki beklentilerimize uygunluk arttıkça bizlerin de memnuniyeti ve buna paralel olarak da o konuttan alacağımız keyif artacaktır. Günümüzde birçok kişi satın aldığı konutlarda mekansal ve/veya işlevsel birçok değişiklik yapmaktadır. Toplu konutları tasarlarken bahsedilen faktörlerin göz önünde bulundurulup, kişiselleştirmeye olanak sağlayacak esnek çözümler, birçok sıkıntıyı ortadan kaldıracaktır. Bununla birlikte, bahsedilen kişisel değişiklikler hiçbir zaman genel mimari kimliği ve var olan dokuyu zedeleyecek şekilde yapılmamalıdır.